Spor şıklığı Tchibo'da


Tchibo her hafta yenilenen temaları, modayı kaliteyle bütünleştiren ürünleri ve lezzetli kahveleriyle sevdiğimiz markalardan biri. Peki Tchibo’nun hikayesi nasıl başladı?

Önce kısa bir özet geçelim. 1949 yılında Max Herz ve Carl Tchilling posta yoluyla kahve satma fikriyle çıktı yola. Kahve yanında kahve kaşığı gibi küçük hediyeler yolluyorlardı aynı zamanda. Bu küçük hediyeler mevzuat gereği yollanamayınca onlar da düşük bir ücret karşılığı bu ürünleri satmaya başladı ve gıda dışı sektöre girişin ilk tohumları atılmış oldu. Tchibo, kahve satışlarına devam ederken 1973 yılında farklı konseptlerde gıda dışı ürünleri mağazalarında satmaya başladı ve dünyada eşi benzeri olmayan bu yeni iş modeliyle büyük başarı yakaladı.  Hepimizi cezbeden ve her hafta yenilenen Tchibo ürünleri hayatımıza girdi böylelikle.


Bir Tchibo mağazasına girdiğinizde sizi karşılayan harika bir kahve kokusu duyuyorsunuz. Ürünlere bakmak için sabırsızlansanız bile kahve standının önünden güç bela ayrılıyor ve ürünlere doğru yöneliyorsunuz. Ürünlerin hemen hemen hepsi keyifli renklerde ve tarz ürünler. Rengarenk şallar, şık ve rahat tozluklar, saatler, küpeler, takılar, daha neler neler... Üstelik hepsi birbirinden kaliteli ve dayanıklı. Tchibo ürünlerinin kalitesi, alanında uzman kişiler tarafından çok sıkı ve acımasız testlerden geçiyor ve sadece testi geçebilenler satışa sunuluyor ama tüketiciler kendi evlerinde de Tchibo ürünlerini acımasız testlere sokuyor ve Tchibo ürünleri tüketici testlerinden de başarılı sonuçlarla çıkıyor. Tchibo ürünlerinin kalitesine bir kez daha inanmış oldum böylece.


Gelelim Tchibo’nun bu haftaki temasına; Spora Gidiyoruz. Eğer “Bu havada da spor yapılmaz ki canım, yağmur çamur!” diyenlerdenseniz, bahanelerinizi bir kenara bırakın çünkü “Spora Gidiyoruz” temasında her hava koşulunda spor yapmanız için size gerekecek birbirinden farklı, son moda ve uygun fiyatlı ürünler var. DryActive Plus malzeme ürünler, terin üstünüzde kurumasını engelleyecek, ecorepel® malzeme ise yağmurda koşarken sizi su damlalarından koruyacak. En doğru koşu ayakkabıları ve moda aksesuarlar ile de setinizi tamamlarsanız, yağmur çamur demeden koşmaya hazırsınız!

Spora Gidiyoruz temasındaki tüm ürünler birbirinden güzel ama spora giderken de şıklığından ödün vermeyenlerdenseniz içinizi açacak ve sizi spora heveslendirecek son moda ürünleri bu temada bulabilirsiniz.


Malum, havalar soğuk. Bu haftaki temada spora giderken de kıyafetlerinizle kombine ederek de giyebileceğiniz son moda bir Kapüşonlu Termal Mont var. Fosforlu sarı ve siyah, pembe ve siyah renk seçenekleriyle her ikisi de son derece şık. Tchibo erkekleri de unutmamış, onlar için de göğüs üstündeki sportif detaylarıyla çok şık bir Rüzgar Korumalı Koşu Montunu temaya eklemiş. Koşuya başlamadan önce reflektörlü bant setine muhakkak göz atın. Siyah ve fosforlu sarı renklerdeki bantlarla çok daha sağlıklı spor yapacak ve şık görüneceksiniz. Spor yaparken en önemli şeylerden biri de su içmek. “Öyle 1,5 litrelik su şişesiyle karizmamı çizdiremem” diyorsanız, bu temada çok şık ve hijyenik bir su matarası bulabilirsiniz.

Spora Gidiyoruz temasında bunlardan başka birçok ürün daha bulunuyor. Daha ayrıntılı incelemek için Tchibo.com.tr ‘ye tıklayıp, keşfe başlayabilirsiniz. Aynı zamanda 444 28 26 numaralı Telefonla Sipariş Hattı’ndan da alışveriş yapabilirsiniz. Şöyle keyifli bir alışveriş yapıp, sonrasında da kahveyle yorgunluk atmak isteyenleri, çalışanlarının yüzünden gülümseme eksik olmayan Tchibo mağazalarına davet ediyor ve ekliyorum yeni temalardan herkesten önce haberdar olmak için Tchibo Facebook (https://www.facebook.com/tchiboturkiye) sayfasını beğenebilirsiniz. Keyifli alışverişler!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Mim; The Heirs

İlk 2 bölümün recap'ini Hikaruivy 'den okumuştuk.
Henüz onu okumadıysanız bi koşu okuyup gelin. Tık Tık. Hikaruivy'nin yazısı çok beğenildiği için kendisi bunun bir mim olmasını teklif etti, bizler de neden olmasın dedik. Ortaya aşağıdaki yazı çıktı. Umarım hoşunuza gider.

3. bölümü naçizane kardeşim Başak ve ben ortak yazdık.
4. Bölümü  La Fea unnimizden,
5. Bölümü Piknik Yapan Kız'ın anlatımıyla okuyacaksınız.

Evet başlıyoruz :)


Hollywood gören masum Eun Sung
Şimdi 2. bölümün sonunda sinemada sözde saklanan ikili, filme dalıyor. Tan uyuyormuş gibi yapsa da, kızın öf püf anlamıyorum ki nidalarına dayanamayıp, cümleleri çeviriyor. Bazılarına yorum katıyor bebem. Bölüm sonunda kıza yüzünü dönmüş, soruyor senden hoşlanıyor muyum? Hımmm şimdi o şöyle oluyor, sen dizinin başrol oyuncususun kız da öyle. Ehh mecburen hoşlanacaksınız birbirinizden, sen bakma şimdi o elde edilmesi zoru oynuyor. Hayat zor, aşka yer yok bidi bidi ayaklarında ama eninde sonunda o da sana aşık olacak. Sıkıntı yok yani. Buraya kadar giriş bölümümüzü yazmaya yardımcı olan Sn. La Fea 'ya çok teşekkür ediyoruz. Devamını Selin ve Başak kardeşlerin anlatımıyla okuyacaksınız. Üzülmeyin La Fea gitmedi. 4. bölümün mimi onda. Yazımızın sonundaki linkten ulaşabilirsiniz... ^^


Eve geri döndüklerinde bavulunu alıp gitmeye niyetlenen Eun Sang, Kim Tan'ın atarıyla karşılaşır. (Bu çocuğun ergen atarları bitmeyecek gibi duruyor.) Tan, nişanlısının kapının önüne attığı (parçalayarak attığı) valizi içeriye geri taşır ve yine kızın gitmesine engel olur. Eun Sang ne kadar ''hadi ben gidiyorum Allah'a emanet'' dese de Tan duymamazlıktan gelir ve saçma sapan konuşmalar eşliğinde odasına çıkar. Bu sırada sekreter Yoon Tan'ı arayıp çiftlik evinde bir toplantı olduğunu, çiftlik evine gitmesini söyler. Ardından gelen sahnede Bo Na sağ olsun,  yavru ceylanımız Chan Young 'un babasının Sekreter Yoon olduğunu ve onun da bir şeylerin varisi olmadığını öğreniyoruz. Bizde olsa kız nasıl baba demem diye gözünün içine bakar ama Bo Na nasıl da benimsemiş Sekreter Yoon'un peşinde 'Babacığım, babacığım' diye geziyor. Bu sahnede Ahjusshi filmine yapılan atıf epey hoşuma gitti. ^^

Daha sonra Bo Na yukarı çıkarak Hyo Shin kankasının yanına gider, ordaki kızlara bi' güzel fırça attıktan (ve ne kadar zengin olduğunu kızların gözüne soktuktan) sonra Hyo Shin ile yemek yiyip bi' yandan da yaşlılığın getirdiği zorluklardan bahsederek fiskos yaparlar.
Kim Tan iki dirhem bir çekirdek aşağı inip Hollywood'a daha sonra gideceklerini, bağıra çağıra Eun Sang'a evde kalmasını söyleyip (ben demiştim bu çocuğun atarları bitmeyecek diye) evden ayrılmak üzereyken...



O da nesi?!?!?!?!?!?!? Ölmedim, burdayım, beni özlediniz mi diye kim gelsin... Hikaru'nun deyimiyle bizim sarışın yavşak. Hastaneden çıkmış olmasına rağmen Let's party hard moodundan çıkamayan sarışın emerikalı koştura koştura Eun Sang'a yapışır. Sevdiceğini koruma içgüdüsüyle dolup taşan Tan kızı kaptığı gibi yanında götürür.





Los Angeles yollarında, kırmızı, üstü açık belli ki pahalı marka da bir araba ve en önemlisi de sürücü koltuğunda Kim Tan...  (İyi de o arabada o yolculuktan sonra insanda hal mi kalır arkadaşım, ben olsam 1 hafta yatak döşek yatardım.) Anın büyüsü içerisinde bizim gün görmemiş kızımız Eun Sang yine elini camdan çıkarmak isterken Kim Tan'dan yüz bulamayınca tırıs tırıs elini geri çekiyor. (Endir o elin!!1!1!!! O bir kere olur )




Bu dizideki aile meselelerini kaçıncı bölüm oldu hâlâ çözemedim. Senarist sağ olsun kafa karıştırayım derken çorba yaptı. Kim Tan'ın anası kumasına kumpas kurmaya çalışıyor vs. ordan bi ton entirikalı şeyler gelecek (bu işten karlı çıkacak tek bir kişi olacak o da Chan Eun Sang ha hahaha ) ama ben geçlere yoğunlaşıyorum sn. okuyucu. Boşverin onlar kendi çukurlarında boğulsunlar :P



Kim Tan ağabeyinin de olduğu toplantıya gidip 3 sene sonra ağabeyiyle üzücü bir konuşma yapıyor. Bunun altından birşey çıkacak ya hadi hayırlısı. Bizim kız ah Amerika çiçeği, ah  Amerika böceği diye etrafta gezinirken Kim Tan ve ağabeyinin konuşmalarına şahit olup, sessizce olup biteni anlamaya çalıştı ama bizim gibi o da bişey anlamadı.


Dönüş yolunda Eun Sang camlar kapalı olduğu için elini çıkaramamasının verdiği hüzünden olsa gerek ''Bir yaz gecesi rüyası'' gibi Amerikan zırvalıklarıyla Tan'cığımızın kafasını ütüler. Tan da ''Ne diyo bu kız yine ya'' derken önündeki kayaları son anda fark edip ufak çapta bir kaza yapar. Bu arada centilmenliğinden, korumacı kişiliğinden ödün verir mi sandınız. Yufka yürekli Tan'ım benim(!) Eun Sang'ı korumak için adeta kendini siper eder.




'Burası Amerika bebeğim böyle şeyler sıklıkla olur' diyerek havasını atan Kim Tan arabanın bilumum arızalarını bulmak için keşfe çıkar. Sevgili Tan'cığımız bizler için minnak bir sürpriz yapıp arabayı çalıştırmak için Eun Sang'ın güçlü kuvvetli(!) kollarından faydalanmaya karar verir. Tabii bu da bir işe yaramaz ve araba artık yeter diyip koyverir kendini. Bu sırada Eun Sang'ın ne kadar çok film izlediğini bir kez daha anlıyoruz. Bu küçük araba kazası onun gözünde adeta bir Teksas Katliamı adeta bir Scream olmuştur. Arabayı oracıkta bırakıp kalacak yer ve yardım bulma umuduyla biçare yürümeye  başlarlar. Buldukları ilk motelde (bir klişe daha geliyor) aynı odada kalmak zorunda kalırlar.

Gözleri pörtlicek az daha zorlasa :D
Hediyelik eşya dükkanından kaptığı tişörtlerle odaya giren Tan, ortalık yerde üstünü çıkarmaya başlar. Ee tabi kızımız edepli, bakmaz öyle şeylere. 'Aman da keşke baksaydım' demesi pek de uzun zaman almıyor tabii ki. Tamam bu sahne biraz daha doğal olmuş. Kandırmayalım kendimizi sn. okuyucu.
Akşam yemeğinde hoş beş ederlerken kızımızın kendine aşık çocuğu gay sanması da epey manidardı. Kim Tan ağabeyi olduğunu belirtmese öyle sanmaya da devam ederdi, bu kızdan beklerim ben. O gay mevzusu arasında yine bir Kim Tan hönkürmesiyle ödü b*kuna karışan Eun Sang bu sefer bayağı bi dengesini kaybeder... Kısa bir ''tutmasaydım düşüyordun'' sahnesinden sonra kızımız konuyu yine Amerikanvari şeylere bağlayı pancake yemek istediğini söyler. Hayırlısı be gülüm.

Hııııı Eun Sang sendi çünkü :P
Odaya çıktıklarında Kim Tan yatağa kurulur, Eun Sang'da ''alışığım ben zaten'' edalarıyla kanepeyi kendine yatak yapar. Fırsat bu fırsat diyen Tan, Eun Sang'ın Jeguk Grup'a olan nefretini didiklemeye başlar ama sonuç alamaz. Çok(!) uykusu gelen Tan, yatağına yatıp beni ne kadar izlersen o kadar bana alışırsın mantığıyla Eun Sang'ın kendisini uyuyana kadar izlemesini ister. Amma velakin kıza totosunu dönüp konuşmaya başlar. Tam bu sırada 'hah bi klişe daha geliyor' diyecekken Tan arkasını dönüp kızın uyukladığını görüp dayanamaz ve onu izlemeye başlar.


İkilimiz mutlu mesut eve geldiklerinde ne görsünler... Yavru ceylanım Chan Young orada. Eksik olmasın Rachel cadısı yememiş içmemiş Eun Sang'ın yerini ispitlemiş.(O da haklı garip nişanlısını elinde tutmaya çalışıyor) Kıskançlık krizlerinin birinden çıkıp diğerine giren Tan ise Eun Sang'ın inatla gitmesine izin vermeyip yine eve girmesine vesile olur. Evinde kalması için çeşitli bahaneler üretse de ne Eun Sang ne de Chan Young 'u kandırmayı başaramaz. Üstüne üstlük Chan Young ve Kim Tan'ın da geçmişte hısım olduğunu öğreniyoruz.


Chan Young, Eun Sang'ı aldığı gibi kendi evine götürür. Bir takım para muhabbetinden sonra Eun Sang'a ne yemek istiyorsa seçmesini söyler. Ülkesine olan özleminden ötürü kendi yiyeceklerinden biri olan Acılı Pirinç Keki yemek ister ama bi' dahaki sahnede ellerinde lolipopla görürüz, sanırım yemekten sonra tatlı niyetine yediler. O anı ölümsüzleştirmek için selca'larını hesabına yükleyen Chan Young hana tul set diyemeden sevgilisinin kıskançlık krizlerinin hedefi olur. Eun Sang ise California yazılı tişörtleri görür görmez hiç tipi olmayan(!) Kim Tan'ı düşünmekten kendini alamaz.


Bir ton ebeveyn zırvasından sonra çok şükür ki Choi Young Do'yu görme şerefine nail olabildik. Yalnızca bad boy hallerini değil 150 olan IQsunu da görmüş olduk.~~ Cınım galp galp~~ İkinci bölümdeki Myung So aegyo sahnesinin çok tutulmuşsa demek ki 3. bölümde de bi sevimlilik yapalım demişler sanki ve çok da güzel olmuş.




Chan Young ve Eun Sang'ın resimlerini tivitırımsı bir yerde gören Tan, kıskanıp sinirle kendini oradan oraya atarken aklına zoraki nişanlısıyla ertesi günün yıl dönümleri olduğunu hatırlar. Ertesi gün Rachel pılını pırtını toplayıp gitmeye hazırlanmışken Kim Tan gelip gönlünü almaya çalışır ve beraber alışverişe çıkarlar. (Aslında ayrılmak için kendine yer yapıyor :P ) E tabii Rachel cadısı rahat durur mu sözü döndürüp dolaştırıp Eun Sang'a getirir. ( Bu sahnede Kim Tan hiç rahat durmadı durup durup laf soktu. Oh olsun :P   Rachel'a da üzülüyom ya la yine de ) Yediği laflardan sonra üstüne bir de tatlı bir şeyler yemek isteyen Rachel favori mekanları olan yere gitmek ister. Kim Tan gayet cool şekilde 'gitmeyelim Eun Sang orada olabilir' dedi ama Rachel 'görelim bakalım orada mı değil mi' diyerek kaşındı ve oraya gidip orada olan Chan Young ve Eun Sang'ın masasına oturdu. Bu sahnede Eun Sang kimin eli kimin cebinde mevzularının çoğunu öğrendi. Biz de Rachel 'ın eskiden Kim Tan'ın ağabeyinden hoşlandığını öğrendik.

Pancake mekanında esip gürleyen Rachel, otele döner ve Kim Tan'ın ağabeyi Kim Won'u görür. Otelde sıkıldığını söyleyip, nereye gidiyorsa kendisini de götürmesini rica eder. Geldikleri yer Kim Won'un annesinin mezarlığıdır. Bu sırada da yine karışık aile olaylarını keşfediyoruz. Büyük başkanın ilk karısı yani Kim Won'un annesi ölmüş, sonraki karısından çocuğu olmamış ve metresinden de Kim Tan dünyaya gelmiş *.* (hay maşallah) 


Ağabeyinin Kore'ye dönüp dönmediğini öğrenmek için Sekreter Yoon'u arayan Kim Tan, Chan Young'un Sekreter Yoon'un oğlu olduğunu öğrenir ve Eun Sang'la görüşmek için Chan Young'u arar ama Eun Sang'la

görüşemez, Eun Sang'la görüştüğünde kendisini aramasını söyler. Ondan telefon beklerken odasının kapısında kendisine bir çift çorap bıraktığını görür.(42 numara ayağa 36 numara çorap mı hediye edilir? Neyin kafası bu Eun Sang?) Hediye olarak bıraktığı çoraplar yetmezmiş gibi Tan'ın lisesine gidip oradaki panoya da kendi çapında bi' not bırakır ve Kore'ye dönmek için yola koyulur. 

Kader bu ya (!) havaalanına Rachel'ı Kore'ye yolculayan Tan'ın kollarında(!) Rachel'ı gören Eun Sang hiçbir şey görmemiş gibi davranıp arkasını dönüp gidecekken... Kim Tan son anda Eun Sang'ı fark edipCha Eun Sang, olduğun yerde kal' diye bağırıverir.


 Bakalım Eun Sang ne yapacak? 4. Bölümün recap'i için La Fea'nın bloguna uğramanızı önemle tavsiye ederim Sn. Okuyucu :) 

Sevgiler...

Mim; Genel Sorular

1.) İlk İzlediğiniz Kore Dizisi? Dizi Hakkındaki Yorumunuz?
Full House'tu. Başlangıç için en iyi dizi olduğunu düşünüyorum. O zamanların ve bence şimdilerin bile en iyi dizileri arasında. Sıcacık ve doğal bir diziydi. Kıyafetler felaketti ama dizi çok tatlıydı. Dizi içinde tekrarlar barındırsa da hoş ve izlenmesi gereken dizilerden.

2.) İlk Oppanız, ilk unniniz?
İlk ciddi oppam So Ji Sub'tu hâlâ daha So Ji Sub Allah bozmasın ^^
İlk unnim aslında bu unni şeyini de sevmiyorum da (oppa derken iyiydi evet ~.^) ilk sevimli bulduğum bayan oyuncu 
Son Ye Jin'dir.  

3.)Oyunculuğunu beğendiğiniz Koreli aktörler, aktrisler?
Yazdığım isimleri iyi oyunculuklarına göre sıralamadığımı belirtmek isterim.
Aktörlerden başlayayım...
So Ji Sub'u başa bir ekleyelim. (Torpil yaptım biraz) Ama önüne geçecek biri varsa o da Joo Won olur özellikle Good Doctor izledikten sonra dediğimi anlayacaksınız. Song Joong Ki'nin de oyunculuğunu kanıtladığını düşünüyorum.
Aktristlere gelecek olursak...
Yoon Eun Hye, Gong Hyo Jin ve Moon Chae Won diyip sıyrılıyorum.

4.) OST'ini en beğendiğiniz dizi?
Bu soruyu dizi 'ler' olarak algılayıp en beğendiğim 3 OST u yazmak istiyorum.
1- Coffee Prince mükemmel bir sountrack e sahip. Açıp sıkılmadan tekrar tekrar dinleyebilirim halen.

2- My Girlfriend is a Gumiho 
3- Coffee House

5.) İlk izlediğiniz anime, ilk izlediğiniz Kore filmi?
İlk izlediğim anime Toradora olmalı her ne kadar hatırlayamasam da...
İlk izlediğim Kore filmi ise elbette ki My Sassy Girl ^^

6.)İlk İzlediğiniz tarihi dizi?
Hong Gil Dong :) Tarihi dizilere karşı önyargım yüzünden arkadaşımın bana zorla izlettirdiği diziydi. Yarısından itibaren güncel izlemiştim. İyi ki de zorlamış izlemişim :)

7.) Tayvan, Japon yapımlarınız ile aranız nasıl? En sevdiğiniz film ve dizilerden aklınıza gelenler?
Aramız epey kötüdür Kore filmlerine nazaran. Japonlar neyse de Tayvan, Çin dilinin o kulak tırmalayan gürültüsünden haz etmiyorum. İzlediğim çok güzel filmler var elbet mesela Secret harika bir Çin filmidir. Klasik müzik sevenlerin kaçırmaması gerekenlerden. I Give My First Love to You aklıma ilk gelen Japon filmidir.

8.) Ne kadar süredir Kore dizisi izliyorsunuz? Bu süre zarfında kaç dizi devirdiniz? Aklınıza ilk gelen izlenmeli dediğiniz dizi?
Sanırım 6 yıl falan oluyor. Üşenmedim saydım yanlışlık yoksa 75 tane olmuş.
Eğlenceli bir romantik istiyorsanız Coffee Prince, dram olsun ağlatsın diyorsanız da Im Sorry I Love You olur önerilerim.
9.) Sıkıldığınız diziler?
A Witch in Love ve Lovers in Paris aklıma ilk gelenler. 

10.) Hangi dizi karakterlerine tekme tokat dalmak isterdiniz?
My Princess'ten Yeh Jin Park'a
Chuno'dan Lee Da Hae'ye
11.) Sonunu beğendiğiniz, beğenmediğiniz diziler?
Zor bir soru oldu bu ya. Beğendiklerim listesi epey uzun olduğu için iki tane yazacağım.
The Greatest Love'ın ve Reply 1997'nin finalleri iyiydi.
Beğenmediğim final de en son izlediğim dizilerden biri olan Monstar'ın finali berbattı.

12.) Dizi müzikleri hariç ilk dinlediğiniz şarkı?
Super Junior'dan Bonamana olması lazım emin değilim.

13.) Sevmediğiniz unni ve oppalar?
Buz dolabı olarak tabir ettiğimiz Joo Ji Hoon. Bayanlardan da Lee Da Hae olsun estetik yaptırdıktan sonra gıcık olmaya başladım ona :)

14.) Korece mi Çince mi Japonca mı?
Açık ara farkla Korece. Belki ilk onu duyduğumdandır ama sanmıyorum daha samimi ve tonlamaları bizimkini daha çok andırdığından Korece demek istiyorum.

Bu mimi Ayşe's Life'a, Kore Günlüklerim'e ve Hikaruivy 'ye paslıyorum. Hayırlı olsun ^^

Sevgiler...

Sadece Sen?!

sadece sen film

Daha önceki Only You / Always yazımda Mahsun Kırmızıgül 'ün Only You'yu uyarlayacağını yazmıştım. Kırmızıgül filmin çekimlerine başlamış. Hatta filmden kareler nete düşmeye başladı bile. Filmde ilk önce Burak Özçivit ve Fahriye Evcen'in oynayacağı kulağımıza çalınmıştı ama anlaşamamışlar vs bir takım olaylar meydana gelmiş.

Kesinleşen bilgilere göre İbrahim Çelikkol ve Belçim Birgin başrolleri paylaşacaklarmış. İbrahim Çelikkol'un rolün hakkını layıkıyla verebileceğini düşünüyorum. Aynı şeyleri Belçim Birgin için de söylemek isterdim ama filme hiç yakıştırmadım. Sadece bu filme değil ama genel olarak oyunculuğunu pek doğal bulmadığım için. 

Bunlar da bazı sahnelerin resimleri...
Only you

Only you

Always

Always


Güncelleme: Filmin fragmanı gelmiş. Aslına sadık kalarak yapmışlar gibi görünüyor. 


Bayram Mesajı ^^

Mutlu Bayramlar... 
Herkese sağlıklı, mutlu, bol eğlenceli ve harçlıklı bir bayram diliyorum. 
Kurban Bayramı temalı nail artımı da sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. 

art designed by Başaak


The Heirs (2013)

The Heirs
The Heirs başlamadan bir post da benden gelsin. (Anladığınız üzere bu postu 899755678 seferde yazdım idare ediverin. ) Öyle konusuymuş vırtıymış zırtıymış anlatamayacağım ben efendim. Hali hazırda bilimum kore sever arkadaşlarımız aktardılar. -Ki kendilerine teşekkürlerimi borç bilirim- Benim değinmek istediğim oyuncu kadrosu ^^ Erkek oyuncu kadrosu harika ötesi diyebilirim. Adeta Flower Boy serilerine taş çıkartan bir kadro. Hepsi sevdiğim oyuncular. Kızları pek tanımıyorum ama sevemedim.
Bakalım kimler varmış...

Tabii ki Lee Min Ho

Kim Woo Bin

Kang Min Hyuk

Kang Ha Neul

Choi Jin Hyuk

Bunlar da kızlar
Sol baştan Krystal Jung, Park Shin Hye, Kim Joo Eun, Jun Soo Jin, Kim Ji Won
olduklarını tahmin ediyorum. Estetikten hepsi birbirinin aynısı olduğundan ayırt edemedim. :P

Dizinin ilk ostu da harika bir sesten, Hong Ki'den gelirse dizinin tadına doyum olmayacak gibi duruyor. 
Bu da o şarkı....

İlk iki bölümü izlemediyseniz spoiler içeriyor olabilir.

Sizin de kulağınıza Anjell 'ın As Ever parçasını andıran melodiler geldi mi? Nakarattaki bir kaç yerde...
Dip not geçmeden rahat edemeyeceğim. Park Shin Hye 'nin Flower Boy Next Door postunda da değindiğim o yapmacık şımarık ergen tavırları sanırım bu dizide de var. Umarım trailerlardan bana öyle gelmiştir. Zira FBND dizisinde çok cool bir havası vardı.
Ve işte o sahne
It's Okay Baby!

Teknoloji Harikası Yataklarda Büyük İndirim...


İyi uykunun, sağlıklı yaşamın olmazsa olmazlarından biri olduğuna inanan İşbir Yatak, herkes sağlıklı uyusun diye yaptığı Büyük İNDİRİM KAMPANYASI ile 2013 yılına damgasını vurdu...

Yaşamımızın 3’te birini uykuyarak geçiriyoruz…

Uyku, nefes almak, yemek yemek ve su içmek gibi sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez bir zorunluluktur. Vücudun kendisini yenilediği dönemdir. Bu yenilenmeye izin vermezseniz bedeniniz ruhunuzdan önce yaşlanır. İyi yaşamanın, huzurlu ve sağlıklı olmanın yolu, her şeyden önce iyi bir uykudan geçer. İyi bir uyku içinse doğru yatağı seçimi çok önemlidir. Doğru bir yatak, vücudun doğal omurga eğrisini korumasına yardımcı olurken, yanlış seçilmiş bir yatakta uyumak, kaslar, sinirler ve damarlar üzerinde baskı yaparak bel ve sırt ağrılarının oluşmasına neden olabilir. Yaşamımızın 3’te birini geçirdiğimiz uyku ortamı aslında en fazla yatırım yapmamız gereken alanlarından biridir.


İşbir Yatak, uyku sağlığının sağlıklı yaşamın vazgeçilmezlerinden olduğu inancıyla, yatak ve uyku konforuna dair kaliteli, sağlıklı ve teknolojik ürünler üretiyor. İlk olarak NASA tarafından geliştirilen viskoelastik malzemeyle, 5 yılı aşkın ar-ge faaliyetlerinin ardından, yatak sektöründe devrim niteliğindeki “VİSKOELASTİK AKILLI YATAK VISCOSTAR”ı üreten İşbir Yatak uyku sektörüne kazandırdığı diğer teknolojilerle de, Türkiye’de yatak sektöründe kalite ve sağlık bilincinin hızla ilerlemesinde önemli role sahip.

Güne dinlemiş, dinç, keyifli ve mutlu hissederek başlamak için kaliteli uykuyu seçin...

Son yıllarda uyku konforuyla ilgili artan sağlık bilinciyle birlikte tüketici eğilimlerinin değişim gösterdiği gözlemleniyor. Günümüzde artık tüketici yatmak için herhangi bir yatak seçmek yerine, özellikleriyle kişisel ihtiyaçlarına en doğru çözüm olacak bir ürün seçmeyi tercih ediyor. Tüketiciler, yatağın bir sağlık ürünü olduğu farkındalığı ile, tercihini, ucuz ve sağlıksız ürünlerden, özellikli ürünlere kaydırmaya başlamış durumda.



Sağlıklı bir uyku için gereken tüm teknolojiler İşbir Yatak’ta…

İşbir Yatak, misyon olarak benimsediği, “dünyada gelişen teknolojiyi sektöre adapte etme” ilkesi doğrultusunda, ürettiği üstün teknoloji yataklar ile sağlığına ve konforuna önem verenlerin birinci tercihi. Kullandığı “açık hücreli visko teknolojisi”, sadece İşbir Yatak için Türk mühendisleri tarafından üretilen patentli “polimer yay teknolojisi”, tüm yataklarda kullanılan ve ultra hijyen sağlayan lisanslı “Quallofil® Allerban®” dolgu teknolojisi, yatakların lavanta kokmasını ya da A,C ve E vitamini deposu olmasını sağlayan özel “nanoteknoloji” ile üretilmiş yatak kumaşları, anti-stres etkiye sahip yatak, at saçı yatak, hindistan cevizi özlü yatak, masaj yapan yatak, sporcular için özel nem tutmayan, dolayısıyla uykuda terleme sorunu önlemeye yardımcı olan yatak, yatak kliması gibi yeniliklerle, her anlamda ve her zaman pazarda yatak modasının öncüsü konumunda.


Teknolojik yatak denince akla ilk olarak İşbir Yatak geliyor....

İşbir Yatak, gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında konusunda uzman kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde olmaya devam ediyor ve ürünlerinde kullandığı tüm teknolojileri laboratuvarlarda test ettirip sertifikalandırıyor.

İşbir Yatak’tan “herkes sağlıklı uyusun” diye, yatak sektöründe yıla damgasını vuran büyük İNDİRİM KAMPANYASI

*VISCOSTAR Viskoelastik Akıllı Yataklarda %30 (ErgoPlas Polimer Yaylı Viskoelastik Akıllı Yatak hariç), Pocket Spring Paket Yaylı Yataklar (Elite Pocket Ergonomik Ortopedik Paket Yaylı Yatak hariç) ve Lateksit Ergonomik Yaysız Yatak grubundan CocoDream Hindistan Cevizi Lifli Organik Yatak ve Troia At Saçı Yatakta %20 indirim yapılmaktadır. Diğer tüm yataklarda (Açelya, Ekoyat ve bebek yatakları hariç) tek kişilik yataklara 1 adet, cift kişilik yataklara 2 adet Promed yastık bedelsiz olarak verilmektedir. Kampanya, 1 Eylül – 31 Ekim 2013 tarihleri arasında kampanyaya katılan İşbir Yatak Uyku Merkezleri’nden yapılan alışverişlerde geçerli olacaktır.



**Görselde, kampanya kapsamındaki  Comfort Viskoelastik Akıllı Yatak  kullanılmıştır.

***Görselde belirtilen fiyat Comfort Viskoelastik Akıllı Yatak için tavsiye edilen KDV dahil peşin fiyattır. Bu tutara baza ve başlık dahil değildir. (Görseldeki baza seti: Neruda Set – Döşeme: efes – Renk: antrasit düz )

Unutmayalım... Hayatta bize sunulmuş en güzel hediye, yeni bir güne uyanmaktır...

İşbir Yatak


Online sipariş verebileceğiniz web sitemiz: www.isbiryatak.com

Bizi takip edin, kampanyalardan ve yeni ürünlerden ilk siz haberdar olun.
www.facebook.com/isbiryatak
www.twitter.com/isbiryatak


Bir bumads advertorial içeriğidir.

I Hear Your Voice



Bu dizi daha bitti ama biterken beni de bitirdi. Başlarda güzel giden ama devamında çok sıkıldığım bir drama oldu bu. Neden ben de anlayamadım gayet akıcı gidiyordu hatta bloglarda çok beğendim top listeme bile girdi diyen arkadaşlara bile rastladım. Ben neden bu kadar sıkıldım uyuz olan ben miyim yoksa senarist mi bilemedim. 

İlk 13-14 bölümü art arda  nasıl izlediğimi hatırlamıyorum bile. Sürükleyiciydi. Ama sonra ne olduysa bi durağanlaştı bir bişeyler. (Sanırım her bölüm farklı davaları incelerken belli bir bölümden sonra bu olayın bitip sadece ana karakterlere odaklanması yüzünden.) İzlemek içimden gelmedi. Neyse ki dün finalini yaptım. Güzel ama öyle ahım şahım bir dizi değil. İzleseniz de olur izlemeseniz de. Kanaatimce. Aslında beni tavlayan Park So Ha'nın düşünce okuyabilme yeteneği ve 'Oska oppa'nın diziye dahil oluşuydu. Ama sanırım bunları gözümde fazla büyüttüm ve izlediğim kadarı bana yetmedi.

Şöyle bir konusuna değineyim. Yıllar önce gerçekleşen bir cinayet sonrasında kurbanın oğlu cinayete yaşadığı travma sonrasında insanların düşüncelerini okuma kabiliyetini kazanır. Bu cinayete tanık olan Jang Hye Song mahkemede şahit olup olmamak konusunda kararsız kalır ve vereceği karar tüm yaşamını etkiler. (Aman da ne güzel değindim. Benim gibi spoi sevmez arkadaşlarım varsa onlara ayıp olmasın değil mi ama? )

Çılgın Jang Hye Song ^^

Vel hasıl durağan ve hukuk dizilerini sevenlerin katlanabileceği ay pardon izleyebileceği bir dizi yapmışlar. Post bile resimsiz falan oldu. Sevdiğim birkaç sahnenin resmini ekleyeyim ^^ 



Spoiler içerir :P





Sevgiler...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım:Sawako Kuronuma